ekonomik entegrasyon ne demek?

Uluslararası ticareti serbestleştirme çabalarını bir bölümünü oluşturan uluslararası birleşme ya da diğer ifadesiyle uluslararası ekonomik entegrasyonların tanımı entegrasyon kavramı çerçevesinde yapılabilir. Ekonomik birleşme, birleşmeye giden ekonomilerde mal ve hizmet akımlarına serbesti sağlayıp, ticarete engel olan kısıtlamaları kaldırarak, bir ortak pazar yaratmak şeklinde tanımlamaktadır. Bugün için dünyadaki bölgesel ekonomik entegrasyonlara verilebilecek en önemli örnek; temelleri 1957 yılında atılan Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET)’dir.

Bir diğer önemli bölgesel ekonomik entegrasyon hareketi, üye ülkelerin arasındaki ticareti yeniden düzenleyerek yeni avantajlar elde etmek amacıyla ABD ve Kanada arasında 1992 yılında başlamış, 1994 yılında Meksika’yı da içine alarak Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması (NAFTA) adı altında faaliyete geçmiştir. Üçüncü bir ekonomik grup da Japonya ve çevresindeki Güneydoğu Asya ülkelerinin oluşturdukları ekonomik entegrasyon hareketidir. Söz konusu bu üç kutup, dünyadaki bölgeselleşme eğiliminin de odakları haline gelmiştir.

Ekonomik Entegrasyonların Oluşma Sebepleri

Ülkeler ekonomik bakımdan üretim kapasitelerini genişleterek verimliliği arttırmak ve bunun neticesinde de toplumsal refah düzeyini yükseltmek amacıyla ekonomik entegrasyonlara girerler. Böylece ekonomik ve siyasal egemenliklerinden kısmî olarak vazgeçmeleri karşısında toplumsal refahı arttırıcı garantiler alabilirler. Ülkelerin bölge dışı bloklara karşı daha büyük bir rekabet gücüne sahip olarak, politik alanda daha etkili olmak istemeleri yani politik potansiyelin yükseltilmek istenmesi de bir nedendir. Ekonomik entegrasyonun bir diğer nedeni ise, bölgesel olarak bir arada yaşamak durumunda olan komşu ülkelerin birbirleri ile çatışmaları yerine güçlerini bir araya getirerek çıkar çatışmalarını önlemektir.

Ekonomik Entegrasyonların Etkileri

Durağan Etkiler

Ekonomik yapı ve teknolojinin değişmediği varsayımında, üretim faktörlerinin yeniden dağılımından doğacak etkilerle ilgilidir. Statik etkiler, ticaret yaratıcı ve ticaret saptırıcı olarak iki şekilde ortaya çıkar.

  • Ticaret yaratıcı etki; Entegrasyon dahilindeki ülkenin, ortaklık içindeki diğer bir ülkeden daha ucuza ithalat yapabilmesiyle ortaya çıkar.
  • Ticaret saptırıcı etki; Entegrasyon dışındaki ülkeden daha düşük maliyetle ithalat yapmak yerine, birlik üyesi bir ülkeden daha yüksek maliyetli ithalat yapma durumunda ortaya çıkar.

Değişken Etkiler

  • Rekabet artar. (Rekabet diğer taraftan kalkınma ve ileri teknoloji kullanımını teşvik eder.)
  • Pazarın genişlemesi sonucu ortaya çıkan ölçek ekonomilerinden faydalanma imkânı doğar.
  • Rekabet ve genişleyen pazarın yatırımcılar için cazip hale gelmesi sonucu yatırımların artması sağlanır.
  • Dışsal ekonomilerin oluşması (Genellikle kamu kesiminde, herhangi bir iktisadi birimin, üretim faaliyetleri sırasında, maliyeti içinde yer almayan ekonomik faaliyetin sonuçlarından yararlanmasıdır.)
  • Üretim faktörlerinin serbest dolaşımı sonucu kaynak etkinliği sağlanır. (Entegrasyon içinde emek ve sermaye gibi üretim faktörlerinin serbestçe dolaşması, ekonomide kaynakların daha etkin kullanılmasını sağlar).
  • Döviz tasarrufu yaratır.

Ekonomik Entegrasyonun Aşamaları

Serbest Ticaret Bölgesi

İki ya da daha çok ülke arasında malların ve hizmetlerin serbest dolaşımındaki engeller olan gümrük tarifeleri ve miktar kısıtlamalarını kaldırmaktadır. Ancak bu aşamada anlaşmaya üye olmayan ülkelere karşı her ülke bağımsız tarifelerini uygulamaya devam etmektedir. Dolayısıyla ekonomik entegrasyonun bu türünde uyulması zorunlu tek bir dış tarife sistemi bulunmamaktadır. Serbest ticaret bölgesi aşamasında ülkelerin diğer ülkelere ortak gümrük tarifesi uygulamaması, ulaştırma masrafları aradaki farkı bertaraf etmemesi koşuluyla ithalatçıların tarifenin düşük olduğu ülkeden ithalat yapıp, başka ülkeye satmalarına yol açar. Yani kâr elde etmeye çalışır. Bunun kontrolü için, serbest ticaret bölgesinde mallar bir taraftan bir tarafa giderken, menşei şehadetnamesi gerekir. Serbest ticaret bölgesine en iyi örneği Avrupa Serbest Ticaret Bölgesi (EFTA) oluşturmaktadır.

Gümrük Birliği

Gümrük birliği, serbest ticaret bölgesinin ileri safhasını ifade eder. Üye ülkeler kendi aralarında gümrük tarifelerini ve miktar kısıtlamalarını kaldırmanın yanı sıra üye ülkeler dışında kalanlara ortak dış tarife ya da diğer ifadesiyle ortak gümrük tarifesi (OGT) uygularlar. Birbirlerinden gümrük almama esasına dayanan bölgesel bir birlik olan gümrük birliği, serbest ticaret bölgesindeki koşullara ek olarak birliğe üye ülkelerin serbet dış ticaret politika izlemelerini sınırlandırmış olduğundan daha ileri bir aşamayı ifade etmektedir. Üretim faktörlerinin hareket serbestisi yoktur ama, özellikle sanayi mallarında ortak gümrük tarifesinin uygulanması ve her türlü kısıtlamanın kaldırılması sözkonusudur. Kısaca; gümrük birliğinde sanayi malları ticaretinde bütünleşme söz konusudur. Mal, işgücü, hizmet ve sermaye dolaşım serbestisinden sadece bir tanesi konu dahilindedir: Mal. Ama tarım ürünleri kapsam dışında olduğundan tam olarak malların serbest dolaşımı da denemez. Gümrük birliğinde aynı zamanda üçüncü ülkelere ortak bir ticaret politikası zorunlu olarak uygulanır ve kaçınılmaz olarak mevzuat uyumu sağlanır. Bu açıklama bütünleşme kavramı ile gümrük sistemlerinin birlikte düşünüldüğünü göstermektedir. Gümrük birliği ile üye ülkelerde katma değeri arttırıcı (trade creation) ve ticaret saptırıcı (trade diversion) etkiler ortaya çıkabilmektedir. Bu da refah azaltıcı bir sonuç ortaya koymaktadır. Böylece, gümrük birliği bütünleşme sürecinin ilk aşamasıdır ve bütünleşmenin statik etkileri ile ilgilenmektedir" denebilir. Gerçekten de gümrük birlikleri, gümrük indirimi ve üçüncü ülkelere ortak gümrük tarifesi uygulamakla yetindikleri takdirde, birlik bir süre sonra verimsizleşerek dağılma tehlikesi ile karşı karşıya kalır. Faydanın sürekli olabilmelesi için birliğin "ekonomik bütünleşme" yolunda gelişmesi gerekecektir. Bu da, bütünleşme sürecinin dinamik etkiler doğurduğu sürece varlığını sürdürebileceği sonucunu ortaya çıkartmaktadır.

Türkiye ile AB arasında 1 Ocak 1996 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere bir Gümrük Birliği kurulmuştur.

Ortak Pazar

Ekonomik entegrasyonlarda gümrük birliğinden sonraki aşama ortak pazardır. Ortak Pazar anlaşması üye ülkeler arasında iç ticarette tüm tarifeleri ve diğer kısıtlamaları kaldırırken, ortak dış tarifeler koyar ve üye ülkeler arasında emek ve sermaye ve bilgiyi içeren üretim faktörlerinin bölge içinde serbest dolaşımına olanak sağlar. Üretim faktörlerinin serbest dolaşımı bu bütünleşme şeklini öncekilerden ayırmaktadır. Avrupa Ekonomik Topluluğu, bu aşamaya da örnek olarak gösterilebilir. Yukarıdaki tartışmalar göstermektedir ki, bütünleşmenin dinamik etkisi; gümrük birliği oluşturmuş ülkeleri bu birlik kurallarına uymak için ek bazı faaliyetlere zorlamaktadır. Birliğe üye ülkeler aralarındaki emek, sermaye, girişimci gibi üretim faktörlerinin serbest hareketliliğini sağlayarak sınır engellerini kaldırır ve aralarındaki gümrük birliği ülkelerini de korurlar ise, ortak pazar oluşturmuş olurlar.

Ortak pazar, her bir üye ülkenin iç pazarından oluşmuş "genişletilmiş bir iç pazar"dır. İç pazarın temel prensipleri: Vergi politikalarının uyumu, iktisat politikalarının göreli uyumu, üretim faktörleri hareketliliğini sağlayarak sınır engellerinin kalkmasıdır. Sınırların kalkması ise üç anlamda ele alınmaktadır:

  • Fiziksel sınırların kalkması (kişiler, mallar için)
  • Teknik sınırların kalkması (normlar, hukuk prosedürleri, radyo-TV yayınları, sermaye hareketleri, hizmet dolaşımı),
  • Mali sınırların kalkması ve vergi uyumu.

İktisadi Birlik

Bu aşama iktisadi birleşme hareketlerinin en ileri aşamasıdır. İktisadi birlik ile; iç tarife engellerinin kaldırılması, ortak dış engellerin konması ve faktörlerin serbest dolaşımının yanı sıra birlik içinde ekonomik ve sosyal politikaların koordine edilip uyumlulaştırılması da sözkonusudur. İktisadi birlik aşamasında politikaların belirlenmesinde, üye ülke temsilcilerinden oluşan bir kurul karar organı durumundadır. Ancak uygulamayı her bir ulusal devlet kendisi yürütmektedir. Mal ve faktör piyasalarında sağlanacak bütünleşme, sadece gümrük engellerinin kaldırılması ya da sermaye ve emek dolaşımının serbestleştirilmesiyle gerçekleşmez. Üye ülkelerin ellerinde standartlardan vergilemeye, çeşitli teşviklere kadar uzanan, bu akımları engelleyici politika araçları kalmaktadır. Bu nedenle sözkonusu alanlarda bir uyuma gidilmesi; etkileri uluslararası düzeyde görülen çevre sorunları gibi konularda ortak politikaların izlenmesi, tek bir ülkenin çözemeyeceği büyük ölçekli teknoloji, bilimsel araştırmalar ve kaynakların harekete geçirilmesini gerektiren alanlarda ortak projelerde olduğu gibi uluslararası politikaların izlenmesi ve topluluk içinde rekabetçi yapıları bozan ve tekelleşmeyi ortaya çıkaran uygulamaları önlemeye dönük politikalarda işbirliğine gidilmesi olarak sıralanabilir.

Bu aşamaya verilebilecek örnek Maastricht Antlaşması'na uygun olarak 1 Ocak 1993 tarihinde adını Avrupa Birliği olarak değiştiren Avrupa Ekonomik Topluluğu'dur.

Siyasi Birlik

Ülkelerin para ve maliye politikalarını uyumlulaştırmaları, ekonomik olarak tek elden idare edilmelerine yol açacaktır. Ekonomik konularda birlikte hareket eden birlik, güvenlik ve savunma gibi konularda da birlikte hareket edecektir. Bu aşamayı bir önceki aşamadan ayıran yön, bu aşamada ulusal ekonomik bağımsızlığın büyük ölçüde kaldırılması ve bunun yerini bir uluslar üstü otoritenin almasıdır. Yukarıda açıklanan entegrasyon aşamalarını birbirlerinden kesin çizgilerle ayırmanın mümkün olmadığı; özellikle siyasi birlik aşaması ile iktisadi birlik aşaması arasındaki ayrımın belirsiz olduğu iddia edilmektedir. Birçok araştırmacı da siyasi birlik aşamasına değinmemeyi yeğlemekte; son aşamayı iktisadi birlik olarak belirtmektedir.

Bir bütünleşme sürecinin siyasal birlik aşamasına ulaşabilmesi için, ekonomik birlikte olduğu gibi bazı elverişli koşulların bulunması gerekmektedir. Bunlar, şu biçimde özetlenebilir:

  • Ortak siyasal ve hukuksal değerler ile uygulamaların varlığı.
  • Kültürel göreli homojenite.
  • İşbirliğinin basit bir düzeyden başlatılması.
  • İleriye yönelik ortak bir amaç yoğunluğu.
  • Ekonomik-parasal birlik koşullarını düzenleyen ortak yapılar ve ortaklığı harekete geçirici mekanizmalar.
  • Gelişen işbirliği sürecinin çoğunluk yararına olduğuna, ortaklıktan sağlanan yararların eşit ve karşılıklı, sorumlulukların da orantılı olduğuna inanılması.
  • Karşılıklı olarak tüm faaliyet, olgu ve olaylardan haberdar olunmasını sağlayacak mekanizmaların varlığı.

Kaynakça

  • Prof. Dr. Halil Seyidoğlu - Ulusararası İktisat. Güzem Yayıncılık. 2007 pp. 20-52.

Orijinal kaynak: ekonomik entegrasyon. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.

Kategoriler